Meslek liseleri: “Öğrenci değil, işçi”

Çoğunlukla üretim, ekonomi ve iş dünyası üzerinden gündeme gelen meslek liselerinde durum ne? Tülin Yıldırım iş kazalarını önleme yükümlülüğünün öğretmenlere bırakıldığını, çocukların da iş kazası endişesi yaşadığını söylüyor.

MEB meslek liselerinin tüm alanlarında iş dünyası ile el sıkıştı”,
“Meslek liseleri ekonomiye 392 milyon lira kazandırdı”, 
“TOBB’dan şirketlere çağrı: Meslekli stajyer talep edin”,
“Bu okul üretimiyle fabrikaları aratmıyor”,
“Milli Eğitim Bakanlığına bağlı meslek liselerinde COVID-19 salgınına rağmen üretimden elde edilen gelir 503 milyon 197 bin 847 Türk lirasına ulaştı.”

Çoğunlukla bu tarz haber başlıklarıyla gündeme geliyor meslek liseleri. Ekonomiye ya da özel şirketlere katkısı, ne kadar üretim yaptığı, pandemi döneminde bile ürettiği… 

Bakan Özer: İstihdama öncelik verelim

Daha geçen hafta Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer sektör temsilcilerine şöyle sesleniyordu: “Milli Eğitim Bakanlığı olarak size eleman yetiştirirken eğitim süreçlerini birlikte yönetelim. Müfredatı birlikte güncelleyelim.” Bunu derken de aslında istediklerinin istihdama da öncelik verilmesi olduğunu vurguluyordu. 

Peki, 18 yaşından küçük çocukların ürettiği, eğitim aldığı meslek liselerinde öğrenciler açısından durum ne? 

FİSA Çocuk Çalışmaları Merkezi geçen haftalarda hazırladığı bir raporla bu konuyu tartışmaya açtı ve özellikle meslek liselerindeki iş kazalarını odağına aldı.

Merkezden Tülin Yıldırım öğrenciler ve öğretmenlerle yaptıkları görüşmeler üzerinden meslek liselerini anlattı.  

Erişkinler gibi iş kazası, meslek hastalığı yaşıyorlar

12 Haziran Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Gününde konu daha çok genel hatlarıyla ele alınıyor. Ancak FİSA olarak meslek liselerindeki çocukların durumunu tartışmaya açarak bir rapor hazırladınız. Meslek liselerindeki durumu özelleştirme fikri nereden doğdu?

Bildiğiniz gibi maalesef ülkemiz ölümlü ve ağır yaralanmalı iş kazalarında Dünya’da ilk üçte yer alıyor. Eğitimin, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede (BMÇHS) vurgulandığı gibi “çocuğun kişiliğinin, yeteneklerinin, zihinsel ve bedensel yeteneklerinin mümkün olduğunca geliştirilmesini” amaçlayan bir süreç olduğu ifade ediliyor.

Bizler de bu sürecin çocukların yaşam haklarını ve vücut bütünlüğünü gözeterek yapılıp yapılmadığını detaylı bir şekilde incelemek istedik.

Okullarda çocukların geçirdiği kazaları uzun yıllardır basında takip ediyor ve davalarını izliyoruz. Türkiye’de KHK ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği’nin hazırlamış olduğu Çocuğun Yaşam Hakkı Raporları ile İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin aylık raporları çocukların maruz kaldığı iş cinayetlerini açıkça gösteriyor.

Çocuklar tıpkı erişkinler gibi iş kazası, meslek hastalığı gibi işçi sağlığı risklerine maruz kalıyor. Hazırlanan raporlarda meslek liselerinde eğitimine devam eden çocukların da benzer risklerle karşı karşıya olduğu görülüyor. Bu riskler Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bir durum. Bu nedenle FİSA Çocuk Hakları Merkezi olarak temel önerimiz kuruluşundan itibaren sermayenin ihtiyaç duyduğu iş gücünün yetiştirilmesine odaklanan eğitim kuruluşları olan mesleki ve teknik liselerinin sermayenin ihtiyaçlarını değil, çocukların gelişimsel özelliklerini, hak ve özgürlüklerini gözeten eğitim kurumlarına dönüştürülmesi; bu yönde meslek liselerinin tartışmaya açılmasıdır.

Gerçek bir iş pratiği

Türkiye’de mesleki ve teknik liseler çocukların eğitim aldıkları meslek dalına özgü uygulamalı eğitimlerin ve stajların yapıldığı yerler olmuştur. Çocukların yaptıkları bu uygulamalar ve stajlar çoğunlukla gerçek bir iş pratiğinden farklı değildir.

Yani çocuklar bu ortamlarda çalıştırılmakta, “öğrenci” değil “işçi” olmaktadır. Böyle olunca da çocuklar okulda ya da staja gittikleri iş yerlerindeki atölyelerde, çocuk işçiliğinin ortaya çıkardığı pek çok hak ihlaline maruz kalabilmektedir. Mesleki ve teknik eğitim kurumları çocuklar için sağlıklı ve güvenlikli bir eğitim ortamına sahip mi? Bu alanlar nasıl daha güvenli hale getirilebilir diye sorduk ve bunu bir rapor halinde hazırlayarak kamuoyu ile paylaşmak istedik.

“Staj günlerimin dışında da çalıştırmak istiyorlar”

Meslek liselerindeki öğrenci profili nasıl? Hangi kesimden çocuklar bu liseleri tercih ediyor?

Görüşmelerden edinilen izlenim ‘düşük gelir düzeyine sahip ve ortaöğretimde iyi bir başarı düzeyi olmayan’ şeklinde tanımlanmış. Hem okuyup hem de ailesine gelir getirmesi beklenen çocuklar da mesleki teknik eğitime devam ediyor. Öğretmenlerden ve öğrencilerden gelen yorumlar çocukların profiline ilişkin size daha net bir cevap verecektir:

“Meslek lisesi öğrencileri garibandır, ezilendir, ötekidir. Kimsesizlerin garibanların geldiği yerdir meslek liseleri.” “Öğrenciler kendini ikinci sınıf öğrenci olarak görüyor. Aile içi şiddetten tutun daha kötü vakalara kadar, akran zorbalığı hafif kalıyor bunların yanında.” “Elektrik öğrenmekten çok, okullar çocukların nefes aldığı yerler, öğretmenle paylaşmasa bile arkadaşı ile paylaşıyor. Başka kanaldan paylaşıyor.” “Beni stajyer gibi görmüyorlar. Staj günlerimin dışında da çalıştırmak istiyorlar orada kaldığım için. Ama ben çalışmıyorum. Ustabaşı ile gerginlik oluyor.”

“Standart bir iş sağlığı güvenliği eğitimi verilmiyor”

Raporu hazırlarken meslek liseleriyle ilgili ne gibi hak ihlalleri çıktı önünüze? Çocuklar bu liselerde ne gibi durumlarla karşı karşıya kalıyor?

Aşağıdaki sonuçlar hem öğretmen-öğrenciler ile yaptığımız görüşmeler hem basında taradığımız iş kazalarının kök neden analizleri sonucunda ortaya çıktı:

  • Okullar öğretmenler ve öğrenciler için tehlikeler barındırıyor. 
  • Okullarda eğitim güvensiz fiziksel koşullarda yürütülüyor.
  • Tehlikeli durumlar giderilmeden eğitime devam ediliyor.
  • İş kazalarının önlenmesi bir öğretmen sorumluluğuna indirgenmiş durumda.
  • Kişisel koruyucu donanım temini öğrencilere yüklenmiş durumda.
  • Meslek liselerinde iş kazası sıklığı bölümler arasında farklılaşıyor.
  • İş kazalarının kayıtları sağlıklı tutulmuyor ve kazalar araştırılmıyor.
  • Standart bir iş sağlığı güvenliği eğitimi verilmiyor.
  • Öğrenciler yetersiz ve sağlıksız besleniyor.
  • Öğrencilerin sağlık gözetimleri yetersiz.
  • Öğretmenlerin cinsiyetçi tutumları cinsiyete dayalı ayrımcılığı artırıyor. 

Meslek liselerindeki iş kazalarından Bakanlık sorumlu

Bu çalışmada incelenen öğrencilerin geçirdiği iş kazaları okullarda meydana gelmiştir ve kazaların önlenmesinde işveren olarak en üst düzeyde Millî Eğitim Bakanlığı yükümlüdür.

Meslek liselerinde genel dönüşümün yanı sıra bu okullarda eğitimin güvenli bir şekilde sürdürülebilmesi için gerekli görülen bazı önerilere geçmeden önce çocukların yaşamını tehlikeye düşürebilecek tüm çalışma ve eğitim biçimleri durdurulmalı, ardından şu öneriler hayata geçirilmeli:

Makine güvenliği sağlanmalı.
Elektrik alt yapısı ve elektrik güvenliği oluşturulma.
Yangın güvenliği sağlanmalı.
Ortam ölçümleri düzenli yapılmalı.
Okullarda düzenli bakım ve onarım çalışmaları yapılmalı.
Eğitim öncesi mesleki sağlık değerlendirmesi gerçekleştirilmeli.
Sağlık riski değerlendirmesi yapılmalı.
Öğrencilerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili süreçlere katılımı sağlanmalı.
İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri düzenli olarak verilmeli.
Kaza ve ramak kala araştırmaları etkili bir şekilde yapılmalı.
Kişisel koruyucu donanımların temini ve kullanımı sağlanmalı.
Çocukların, psikolojik sağlığı dahil sağlık kontrolleri düzenli olarak yapılmalı.
Sağlık hizmetine erişim sağlanmalı.

Döner sermaye: Çok iş, az ücret

Meslek liselerindeki staj, uygulama eğitimleri ve döner sermaye uygulamasının çocuk işçiliğin bir biçimi olduğu yönünde görüşler var. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu çalışmada döner sermaye ile çocukların çalıştırılmasını özel olarak incelenmedik fakat hem öğrencilere hem de öğretmenlere döner sermaye ile çocukların çalıştırılması konusunda ne düşündüklerini sorduk. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu döner sermayeye karşı olduklarını eğitimde verimi düşürdüğünü ve çocuğun mesleğe odaklanamadığını, paraya odaklandığını ifade etti. Döner sermayede çalışan çocukların hem çok iş yapıp hem de elde edilen gelirden en az payı aldıkları ve adaletsiz bir sistem olduğuna ilişkin bildirimler yapıldı. Evet, biz de aynı görüşteyiz hem daha az ücret ödenen hem ağır işlerin yaptırıldığı döner sermaye çalışması çocuk işçiliğinin bir biçimidir ve Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yürütülmektedir.

İş kazalarını önleme yükümlülüğü öğretmenlere bırakılmış

Rapor için öğretmen ve öğrencilerle görüşmeler yapıldı. Öne çıkan, dikkat çekici anlatımlar oldu mu?

Özellikle öğretmenlerin çaresizliği dikkat çekiciydi. Çocuklar için en iyisini yapmak istedikleri halde bütçe olmaması uygun eğitim araç ve gereçlerinin sağlanmaması nedeniyle istedikleri eğitimi verememelerinin kendilerini ne kadar çaresiz hissettirdiğini ifade ettiler. Üstelik okulda çocukların güvenliğini sağlama ve kazaları önleme yükümlülüğü de sadece öğretmenlere bırakılmış durumda. Fakat bu kişilerin kendi çabası ile çözülebilecek bir sorun olmaktan çıkmış. Ciddi altyapı değişikliğine ve sistemde iyileştirilme yapılmasına ihtiyaç var.

Çocuklar iş kazası haberlerini görmek istemiyor

Çocuklar açısından dikkat çeken ise kendi yaşıtlarının yaşamadığı başka bir kaygıya sahip olmaları. O da iş kazası riski. İş kazası haberlerini okumak ya da izlemek istemiyorlar ama her duyduklarında kendi başlarına da geleceği endişesi yaşıyorlar. Bir de kazaların kendi davranışları nedeniyle olabileceğine ikna edilmişler. Küçük kazaları ya da ramak kalaları suçlanma kaygısıyla öğretmenlere ve idareye bildiremiyorlar. Bu hem öğrencilik hayatlarında hem de iş yaşamında güvenli bir çalışma ortamı talep etmelerinin önüne geçiyor.