6 Şubat günü gerçekleşen depremlerin yarattığı büyük ve derin acı, onca kayıp, onarılması güç onca yaranın yanı sıra geldiğimiz noktada; çocuklar için kurulmamış, işletilmemiş çocuk koruma sisteminin sonuçlar ile karşı karşıyayız… Bunun bedelinin her bir çocuk için de toplum için de çok ağır olduğunu biliyoruz.
Depremin üzerinden geçen bir ayın ardından, hem depremden etkilenen yerlerde yaşayan hem farklı illere göç etmek zorunda kalan çocuklar için hem de 2011 yılında Suriye’de yaşanan savaş sonrasında ülkemize gelen başta Suriyeli olmak üzere tüm mülteci çocukları da kapsayan; geçici barınma alanlarında, mahallelerde, göç edilen yerlerde; koruma altına alınan, ebeveynlerini kaybeden, deprem sonrasında ampüte edilen, kronik hastalığı olan, özel gereksinime sahip, farklı yaş ve gelişim özelliklerine sahip olan tüm çocuklara yönelik; hiçbir çocuğu göz ardı etmeyen, kriz durumlarında artan riskleri ortadan kaldıracak, etkili müdahaleler geliştirebilecek, hak temelli yani her bir çocuğun hak ve özgürlüklerini dikkate alan, insan haklarına dayalı bir çocuk koruma sistemi ve politikasına olan ihtiyacı bir kere daha vurgulamak isteriz.
Çocuklar için koruyucu, önleyici, insan haklarına dayalı ve farklı yaş ve gelişim özelliklerini dikkate alan bir koruma sistemini kurmak zorundayız. Evet zorundayız… Yolunu da yüzünü de çocuklara, insanlık değerlerine, eşitliğe, adalete, barışa dönenlerle ama mutlaka çocuklarla birlikte bulmalıyız. Bunu yapmak zorundayız!